23 Şubat 2013 Cumartesi

Game of Thrones Yeni Sezon Tam Fragmanı Yayınlandı


Yeni sezon fragmanından bahsetmeye hiç gerek yok, direk izleyelim bakalım.



Daha önce yayınlanmış olan teaserı da buradan izleyebilirsiniz.


18 Şubat 2013 Pazartesi

'Atom for Peace' Manyaklarından AMOK!


Radiohead'in sapık vokali Thom Yorke ve RHCP'nin sapık basçısı Flea'nin önderliğindeki Atom for Peace'in ilk albümü, bugün kendi web siteleri üzerinden yayınlandı. Biraz rock, biraz elektronik ve biraz da deney yapıp tüp patlatmayı seviyorsanız, Atom for Peace'in AMOK albümünü dinlemenizi öneririm. Yukarıda gördüğünüz o şatafatlı bağlantıdan albümün tüm parçalarını dinleyebilirsiniz.


15 Şubat 2013 Cuma

Katusha'ya Tekrar World Tour Lisansı

Yol bisikleti yarışlarını yakından takip edenleri ilgilendiren bir haber var. Rus takımı Katusha'nın World Tour lisansı, CAS(Court of Arbitration for Sport)'a yapılan başvuru sonucu geri, yani tekrar verildi. UCI'nın Katusha'nın World Tour lisansını, 2012 sezon sonunda neden iptal ettiğini hâlâ anlayabilmiş değilim.

Katusha'nın World Tour lisansı olması iyi oldu. Çünkü büyük turlarda, özellikle Fransa Bisiklet Turu'nda; Froome, Contador ve Andy Schleck'i zorlayabilecek tek isim Katusha'nın lideri Joaquim Rodriguez.

Kaynak:

http://www.katushateam.com/2013/02/the-long-awaited-victory-of-katusha-team/#more-6032

Karl Polanyi'den, Sanayi Devrimi Algısı

Karl Polanyi
"Sanayi Devrimi, sekterlerin zihinlerinde parladığı ölçüde aşırı ve köklü bir devrimin sadece başlangıcıydı, fakat onun ortaya çıkardığı sorunlar ancak sınırsız miktarda maddi meta üreterek çözülebilirdi." Karl Polanyi, Büyük Dönüşüm

Hmm... Ben, her zaman Atatürk'ün devraldığı toplumun, devrim için çok yetersiz düzeyde olduğunu düşünmüşümdür. Karl Polanyi ise, Sanayi Devrimi'yle başlayan büyük değişimin cahil ve yobaz Avrupa toplumunda oluşturabilecek sorunları ancak "sınırsız miktarda maddi meta üreterek", -ki ben ondan sınırsız tüketimi algılıyorum (cahilliğin ve yobazlığın tüketilecek metalarla modernizm adı altında doldurulması)- çözebileceğini veya örtbas edebileceğini söylüyor.


Ampute Atlet Oscar Pistorius Koşar Adım Kodese!

Oscar Pistorius - Reeva Steenkamp
Ünlü olimpik ampute atlet Oscar Pistorius(26), Güney Afrikalı model sevgilisi Reeva Steenkamp(30)'ı Pretoria'daki evinde ateş edip öldürdüğü haberi var. Pistorius, bu sabah mahkemeye çıkacak ve olay biraz daha aydınlanmış olacak.

Pistorius'un açıklamalarına göre gece geç saatte eve gelen sevgilisini hırsız sanıyor ve ikisi kafasına, ikisi vücuduna kendi silahıyla dört kurşun sıkıyor. Açıklamalara göre, gece eve gelen sevgilisinin amacı sevgililer günü sürprizi yapmakmış.

Pistorius hakkında daha önce de şiddet şikayetleri bulunuyor. Engelli insanların ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, ne kadar yaşama sevinçleri olursa olsun buna benzer olaylar yaşama ihtimalleri çok fazla gibi gözüküyor.

Güney Afrika suç oranı en yüksek ülkelerden biriyken, çoğu insan hırsızlara yönelik evlerinde silah bulunduruyor.

Pistorius bir çok engelli insana ilham kaynağı olmuştu. Tıpkı Lance Armstrong gibi. Pistorius engeli, Armstorng da kanseri yenenler için idoldü ama son 2 yılda yaşanan olaylar, böyle zor bir hayat mücadelesinde psikolojik kontrolün ne kadar güç olduğunu gözler önüne serdi.

Johannesburg doğumlu sporcu, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği'ne açtığı davayı kazanıp normal olimpiyatlarda yarışan ilk ampute sporcu olmuştu. Artık Pistorius'un pistlere dönmesi zor gözüküyor.

Oscar Pistorius
Kaynaklar:

http://www.bbc.co.uk/news/world-africa-21455453
http://www.guardian.co.uk/sport/2013/feb/14/oscar-pistorius-girlfriend-shot-dead
http://tr.wikipedia.org/wiki/Oscar_Pistorius

7 Şubat 2013 Perşembe

Felaket Kapitalizmi - Friedman'ın Chicago Okulu

11 Eylül saldırıları sonrası George W. Bush, daha önce örnekleri diğer ülkelerde sıkça görülmüş bir yönteme başvurmuştur. ABD'nin yurtdışındaki felaketler sonrasında uyguladığı politika, uzun zamandır kamuoyuna üniversiteler aracılığıyla öğretiliyordu ve olası bir iç felaket durumunda ülke halkına uygulanacaktı. Bunu tetikleyen de 11 Eylül oldu. Terörizmin yarattığı korku ve panik, halkı ABD hükumetinin kucağına teslim etti. Nereden geldiği belli olmayan sonsuz ve sürekli yetkilerle donatılmış ABD özel şirketleri için gün yeniden doğuyordu. Büyük şirketlerin nihai hedefi, olağanüstü durumlarda çabuk harekete geçen ve kar amaçlı bir yönetim modelini devletin olağan ve günlük fonksiyonlarını gerçekleştirir hale getirmektir. Yani hükumet özelleşir. Peki buradan başka bir konuya geçiş yapacak olursak; aslında hükumetin özelleştiği kadar, özel şirketler yapılanmalarında hükumetin parmağı yok mu? Bence buradan ABD yapısı için çıkan sonuç; hükumet = özel sektör. Bush yönetimi, son zamanlarda ülkemizde de benzerlerine rastladığımız üzere kilit noktalarda taşeronlaşmaya gitmiştir (sağlık hizmetleri, mahkum sorgulanmaları, veri madenciliği).

Yani ülkede yaşanan şok anından faydalanan ABD yönetimi, yönetimsel alanların bazılarını yeni sektörler haline getirmiştir. Bir alanın sektörleşmesi ise pazarın büyümesi ve daha çok para akışının sağlanmasına yol açar. Felaket kapitalizminde 3 yılda güvenlik alanında dağıtılan ihaleler, yaklaşık 32 katını bulmuş durumda. Orada dönen para artışı uçmaya devam ederken, halk da, verdiği dolarla kendini 'güvende' hissetmeye devam ediyor. Böylece halkın sözde güvenlik ihtiyacı karşılanmış oluyor.

Güvenlik için halktan toplanan vergiler, aslında dışarıdaki savaşlarda kullanılıyor. Özel şirketler, yurtdışında sürekli savaş halinde olan ABD ordusunu ayakta tutmak için ihale mücadeleleri veriyor.

ABD, McDonald's işgallerinden vurduğu paradan tatmin olmamış durumdaki, daha karlı olan fiili savaşa tekrar girişmektedir.

George Bush - Milton Friedman
ABD, şok anları ve felaketler sonrası UNICEF ve BM'i bay-pas edip, kriz yönetimini kendi özel şirketlerinin yapmasını istemektedir (sığınma evleri, saha güvenliği, eğitim gibi kriz alanlarında).

Milton Friedman'ın Chicago Okulu Hareketi politikalarının uygulandığı bütün ülkelerde, korporasyon ve zengin politikacılar (ki bence bunlar aynı kişiler veya birbirlerine geçmiş kişiler) ittifak şeklinde bir yönetim gerçekleştirmektedirler. Bu yönetim anlayışı gitgide küreselleşme çatısı altında tüm dünyada uygulanmakta, felaket sonrası korku, endişe ve insanların içindeki umuttan yararlanılmaktadır.

Kaynaklar:

Naomi Klein, Şok Doktrini - Felaket Kapitalizminin Yükselişi, 2010
Eric Schlosser, Hamburger Cumhuriyeti - Amerikan Fast Food Kültürünün Karanlık Yüzü
Gülsün Gürkan Yay, Chicago Okulu - Milton Friedman ve Monetarizm, 2001
http://tr.wikipedia.org/wiki/Milton_Friedman

"Bizim Ligimiz Çok Kaliteli" Desem de İnanma

Dün gece iki tane futbol maçı seyrettim. Biri hayatımda izlediğim en güzel maçlardan biri iken, diğeri de en kötülerinden biriydi. İki maçta oynayan takımların ilk 11'leri kafama takıldı ve her zaman kıyıda köşede duyduğumuz o laflar... Öncelikle Türkiye - Çek Cumhuriyeti maçını izleyenler, pozisyon azlığını ve kalitesiz futbolu biliyorlardır. Bu arada bizim takımımız iddialara göre Avrupa'nın en iyi takımlarından biriymiş. İzlediğim diğer maç ise Fransa - Almanya mücadelesiydi. Ben sadece farklı bir bakış açısı sunmak için olaya bu taraftan yaklaştım. Yoksa bu iki maç ve buradaki dört takım üzerinde konuşulacak milyonlarca konu var. Ligimizin kalitesini ve ne kadar pahalı olduğumuz bu günlerde aşağıdaki milli takımlarda oynayan oyuncuların hangi liglerde kaçar kişi oynadığına bir göz atın. Bizim ligle, diğer büyük ligler arasındaki farkı anlamak çok kolay.

(Türkiye Milli Takımı'ndaki Almanya ve Fransa'da oynayan oyuncuların hiç biri, o liglere Türkiye'den transfer olmamıştır)

Sizce hangi maçı izleyelim? Bir de acaba kendimizi pohpohlamayı ne zaman bırakacağız?


Arda Turan
Türkiye

Türkiye: 6
Almanya: 3
İspanya: 1
Fransa: 1

Onur Kıvrak Trabzonspor Türkiye
Bekir İrtegün Fenerbahçe Türkiye
Hasan Ali Kaldırım Fenerbahçe Türkiye
Gökhan Gönül Fenerbahçe Türkiye
Ömer Toprak Bayer Leverkusen Almanya
Selçuk İnan Galatasaray Türkiye
Nuri Şahin Bor Dortmund Almanya
Arda Turan Ath Madrid İspanya
Mehmet Topal Fenerbahçe Türkiye
Mevlüt Erdinç Rennes Fransa
Sercan Sararer Fürth Almanya

Jaroslav Plasil
Çek Cumhuriyeti

Çek Cum: 4
Almanya: 2
Fransa: 1
Ukrayna: 1
Türkiye
İngiltere: 1
İngiltere Championship (2.lig): 1

Jan Lastuvka Dnipro Ukrayna
Gebre Selassie Werder Bremen Almanya
Michal Kadlec Bayer Leverkusen Almanya
Tomas Sivok Beşiktaş Türkiye
David Limbersky Viktoria Plzen Çek
Ladislav Krejci Sparta Prague Çek
Tomas Rosicky Arsenal İngiltere
Jaroslav Plasil Bordeaux Fransa
Vladimir Darida Viktoria Plzen Çek
Matej Vydra Watford İngiltere (Championship)
David Lafata Sparta Prague Çek

Yohan Cabaye
Fransa

İngiltere: 6
Fransa: 3
Almanya: 1
İspanya: 1

Hugo Lloris Tottenham İngiltere
Patrice Evra Manchester Utd İngiltere
Mamadou Sakho Paris SG Fransa
Laurent Koscielny Arsenal İngiltere
Bacary Sagna Arsenal İngiltere
Blaise Matuidi Paris SG Fransa
Franck Ribery Bayern Munich Almanya
Moussa Sissoko Newcastle Utd İngiltere
Yohan Cabaye Newcastle Utd İngiltere
Mathieu Valbuena Marseille Fransa
Karim Benzema Real Madrid İspanya

Mesut Özil
Almanya

Almanya: 7
İngiltere: 2
İspanya: 2

Rene Adler Hamburger SV Almanya
Benedikt Höwedes Schalke 04 Almanya
Philipp Lahm Bayern Munich Almanya
Per Mertesacker Arsenal İngiltere
Mats Hummels Bor Dortmund Almanya
Mesut Özil Real Madrid İspanya
İlkay Gündoğan Bor Dortmund Almanya
Sami Khedira Real Madrid İspanya
Thomas Müller Bayern Munich Almanya
Mario Gomez Bayern Munich Almanya
Lukas Podolski Arsenal İngiltere

(Türkiye Milli Takımı'ndaki Almanya ve Fransa'da oynayan oyuncuların hiç biri, o liglere Türkiye'den transfer olmamıştır)